9 Şubat 2015 Pazartesi

KOLESTON 124 AÇIK KESTANE



Şehir geçiyor metrobüsün buğulu camından...

Kentsel dövüşüm içindeki konutlar...Meteoroloji’nin “kar yağcak” diye yaygaraya verdiği ama griye çalan puslu havanın hakim olduğu sıradan bir günde ,duvarlara sıkışmış yeşiller, alışı bol verişi “bankamatik kartlı” merkezler, iriste başlayıp beyinde titreşen reklam panoları, evinden işine giderken dahi güne yorgun başlayan soluk benizler, tahammülü ve kuralı olamayan, tırlattıran trafik…

En az bir kere de olsa gitmek ister insan bulunduğu şehirden. “Astral seyahatlerle” en kalabalık yerlerdir Ege"de sahil kasabaları…Kim bilir  kaç kişi şimdiki işini bırakıp balıkçı olmadı mı? Ayağını, kumlara vuran deniz köpüğünde ıslatmadı mı? O ılgıt benim bu ılgıt senin esen rüzgarın hafifçe yalpalattığı zeytin ağaçları arka fonunda, mavi sandalyesi kıyı köşe lokantasında, şefin tavsiyesini rakıyla yerine getirmeyi sadece ben mi istedim?

Hep deriz de, cesur değiliz kabul edelim...
Kabul edelim şehrin bize sunduğu "gerçekçi" sahte yaşantı "istemem yan cebime koy"umuzdur.


 Ve yine kabul edelim ömür biz…
Yaa şu pis saç kılını çek be kızım ipad"imin üzerinden, dikkat etsene! Sağlıksız ortamda yazı yazdırıyosun bana ! A-a, dip boyan gelmiş kız senin, Koleston 124'mü kullanıyosun? Aslında balyaj yapsa.....Ne diyodum,konuyu dağıttırdın bana; 

Şehir geçiyor metrobüsün buğulu camından...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder