2 Ağustos 2019 Cuma

MÜSAADE

İnsan denen hayvanın en bitkisel yanı "Özleme yeteneğine sahip" bi eşya olması. Eşya olduğu için mal"dır da aynı zamanda. Ardından bi araba laf söyleyip kuyruğuna teneke bağladıklarımızı dahi özleyebiliriz.

Bİ hafta kadar iş münasebetiyle İstanbul"da olmayacağım için Metrobüsümü komşulara emanet edeceğim.

Gömleğinin skapula kemiklerine denk gelen kısımları terden yapışanları, varis çoraplı Manzuke teyzeyi, Cep telefonundan başka yeri görmeyen Barkunç"u, Klimayı açmayan ve makamı İmamoğluna hala teslim etmeyen sakalı şoförü, metrobüse binmek için Ali Cengiz oyuncularını İstanbula emanet ediyorum. Hiç olmazsa. Önlerine bi kap su bırakın😜
GAT SEYV DI KUİN😎😜

1 Ağustos 2019 Perşembe

YALNIZ BUKOWSKİ

Efes Pilsen Tanrısı Bukowski ne de güzel söylemiş; Çok şey istemiyorum hayattan, sadece yalnız bırakılmak!


Konum Bukowski değil, bu sıcakta çok güzel gider ama bira da değil, tanrılar ise hiç değil.

Benim derdim Burhaniye Metrobüs Durağı. 

Cami köşesine bırakılmış ve 25 sene kendi kendini yetimhanede büyütüp, geliştirip meslek sahibi olmuş ama yalnızlıktan kurtulamamış bir öksüz evlat Burhaniye Durağı. 

Turnikeden geçerken "Yetersiz Bakiye" sesi duyulsa etrafta utanacağın kimsenin olmadığı, hatta akbile basmazsan bunu görebilecek bir güvenlik görevlisinin yer almadığı,  Avrupa'nın ortasındaki Vatikan gibi kendine has, merkezle bağlantısı sadece metrobüsmüş gibi olan ama bu bağlantı hakkını da semtten her gün kurayla belirlenen 4 kişi ile kullanan bi acayip muhit Burhaniye.

İsviçre gibi mutlu, Norveç gibi huzurlu, çok şey istemeyen ve sadece yalnız bırakılmak istenen Burhaniye.

Üstada bağlayalım da bitirelim; Anladım ki hayatında birinin olmaması değil, Birinin Hayatında olamamakmış yalnızlık.

Az bi ağzına iç şunu be Çarlsım!

Ne diyoduk, toparlayayım..

Burhaniye...Acelem varken inmeyin şu durakta, Altunizade'de inip geri dönersiniz, durdurmayın şu metrobüsü !  Gene o 4 kişiden birine denk geldim, şansıma tüküreyim






i

31 Temmuz 2019 Çarşamba

YELLEYEN TEYZE

Yaşı en az 40 olanlar bilir, Eski Mısır’da firavunu yelpazeyle serinleten köle görüntüleri vardı:) Firavun p...zevengi, Köleyi klima yerine koyar, zavallı amca saatlerce yemi gagalayan tavuk gibi mekanik şekilde sallardı yelpazeyi. 

İşte o yelpaze üst sınıfın ihtiyaçlarını karşılamaya yönelikti. Yelpaze nesnesi, her abuk ama faydalı icat gibi çekik gözlü dostlarımız  Çin’de yelpaze çok daha yaygın ve çeşitliymiş tabi. Tabi o dönem daha Çin'de "çakmacılık" sektörü daha gelişmediği için oricinal yelpazeler modaymış, ya da tabi bu bilgiyi de sallıyorum.

M.S. ( EM ES Hastası değil, Milattan Sonra manasında)  6. yüzyılda Japonya’ya geçtiğinde katlanır yelpaze icat edildi ve kadınlar ayrı ayrı dans, çay vb. yelpazeleri edinirken, erkekler de binicilik, hatta savaş yelpazeleri taşımışlar. Falan filan.   Uygurcada “yelpigü” ve “yelpımek” sözcükleri yelpazenin Orta Asya’da kullanılmaya başlandığını gösteriyor. Ucu bize dokanmasa şaşardım.

Ne alaka demeyin, o yelpazeyi METROBÜSTE kullanan 50 yaş üstü manapozlu kadınlar bugünkü konum. 

"Ben bu düşes asaletimle nasıl bu kadar hengamenin içine düştüm" iç sesiyle yellerler o yelpazeyi. Daha at kokusundan arındırılmış, "En azından kendi parfümümle havayı az da olsa oksijenliyeyim zaaarr" sallamasıdır o, pöfleyerek de sürekli ama. O teyzelerin yanındaki koltukta oturmak ya da yarattığı hava akımından faydalanmak için 2 metre karelik alanda yer almak her metrobüs yolcusunun arzusudur. 

Bir teyze yelliyor, dünya 3 dakikalığına güzelleşiyor.

O değil de ben yelpazeyi sallarken niye hep parmağım katlanmış kağıtların arasından lörç diye yelpazeyi yırtıyor anlamış değilim, galiba bireysel olarak kullanmayı beceremiyorum.

Gülümser Teyze az daha yellesene kız şunu, Zincirlikuyuya kadar!


29 Temmuz 2019 Pazartesi

RETROBÜS

YOL YAPIM ÇALIŞMASI TAMAMLANDI
HATTIM YENİDEN HİZMETE GİRDİ


Yalnızlıkla beslenmedim, duraklara küsmedim, akbilim yetersiz bakiyeye düşmedi, sadece uzunca bir süre yazmadım işte nebiliim, iç sesim yeni dürttü diyelim.

Geri döndüm, ayakta kalan Ayşe Teyzenin hayır duası için,  bacaklarını 120 derece açan apış arası abileri uyarmak,  kulağından müzik taşan yolcuların dinlediği müziğe ayar vermek için, şoföre " Şoföeeerr Beeaaayy, klimaaaa" demek için.

Artık daha kel, daha olgun ve daha da indirimli kartlıyım, korksun benden Beylikdüzcüler, ayaklarını denk alsın Zincirlikuyu son durakçılar, garip gureba Burhaniyeliler, Romalılar , Galyalılar !!!

Kulağımda Kaan Boşnak, gözlerim 4 açık, elimde mercek, başta 1. duyu organım patlıcan burnum, 7. hislerim, ana yüreğim, ayakta oturarak seyahatlere çıkıyorum yine.

Şofeeer beyyy Klimaaa...